Gebelerin %8-10�unda görülür. Plasenta (bebek ile anneyi baðlayan organ- Bebeðin eþi) ayrýlmasý, dissemine intravasküler koagülasyon (Bir tür kanama sorunu- yaygýn damar içi pýhtýlaþmasý) gibi komplikasyonlara neden olabilir. Gebelikte görülen hipertansiyon 2 baþlýkta incelenebilir:
1. Kronik (müzmin)Hipertansiyon (esansiyel veya sekonder hipertansiyon)
Gebelik öncesinde mevcut veya gebeliðin 20. haftasýndan önce teþhis edilmiþ olan, gebelik esnasýnda ve doðum sonrasý dönemde de devam eden hipertansiyondur. Kan basýncý devamlý >140/90 mm Hg�dýr. Kronik hipertansiyonu olduðu bilinmiyen, bu nedenle gebeliðin baþlangýcýndan itibaren düzenli olarak tansiyonu kontrol edilmeyen kiþilerde, gebeliðin ikinci trimestrinde kan basýncý yüksek bulunursa bu durumun ilk defa oluþtuðu izlenimini verebilir. Kronik hipertansiyonda fetüs geliþmesinde gerileme, prematüre(erken) doðum, plasenta ayrýlmasý, akut renal yetersizlik(ani böbrek yetmezliði) ve hipertansif kriz gibi komplikasyonlar ortaya çýkabilir. Komplikasyonlar genellikle uzun süreden beri hipertansif olan veya preklampsi (gebelik te görülen tansiyon yüksekliði ile seyreden bir tablo) geliþen 30 yaþýn üstündeki hipertansiflerde görülür. Diyastolik (küçük tansiyon) kan basýncý >100 mmHg ise veya böbrek hastalýðý ve hedef organ hastalýðý varlýðýnda, diyastolik kan basýncý >90 mmHg ise ilaç tedavisi önerilir.
Tedavinin amacý, yüksek kan basýncýnýn kýsa dönemde anne açýsýndan yaratacaðý riskleri minimal düzeye indirmek, bu arada fetüse zarar verebilecek tedavilerden kaçýnmaktýr. Kronik hipertansiyonu olan kiþilerde sonraki gebeliklerde de kan basýncý yükselir. Bazý durumlarda istirahat ve tuz kýsýtlamasý yeterli olabilir. Ýlaç tedavisi gerekirse doktorunuz metildopa, betablokerler ve hidralazin grubu ilaçlardan verecektir. Kronik hipertansiyon ilerleyicidir. Genellikle sonraki gebeliklerde de devam eder.
2. Preeklampsi Veya Gestasyonel Hipertansiyon (yeni veya kronik hipertansiyon üzerine geliþen preeklampsi)
Gebelerin %2-3�ünde görülür. Ailesel özellik gösterir. Genellikle ilk hamilelikte olur. Klasik olarak gebeliðin 20. haftasýndan sonra ortaya çýkar. Önceden mevcut kronik hipertansiyon zemininde geliþebilir. Hipertansiyon ile birlikte böbrek fonksiyon bozukluðundan dolayý idararla protein atýlmasý olur ve ödem (þiþlik) vardýr. Eðer gebeliðin 20. haftasýndan önceki kan basýncýna göre sistolik (büyük tansiyon) kan basýncý >30 mmHg, diyastolik kan basýncý >15 mmHg artmýþsa hipertansiyon geliþtiði kabul edilir. Eðer önceki kan basýncý bilinmiyorsa gebeliðin 20. haftasýndan sonraki kan basýncý >140/90 mmHg ise hipertansiyon olarak kabul edilir. Preeklampside anne ve fetüs için risk artmýþtýr. Preeklampsiyi konvulziyonlarla(kasýlmalarla gelen nöbet) seyreden eklampsi takip edebilir. Proteinüri ve ödem yanýnda ürat klirensi de düþtüðünden hiperürisemi (kanda üre artar) görülür. Hiperürisemi preeklampsinin erken görülen bir bulgusudur. Bazan proteinüriden de erken görülür. Bu nedenle önemli bir taný kriteridir. Düþük doz aspirin kullanýlmasýnýn veya kalsiyum takviyesinin preeklampsiye karþý korunma saðladýðý þeklindeki görüþler büyük çalýþmalarda doðrulanmamýþtýr.
Tedavi, olayýn þiddetine göre deðiþir. Diyastolik kan basýncý 105-110 mmHg ise uteroplasental perfüzyonu(rahimden bebeðe gereksinimlerinin aktarýlmasý bozulmadan) azaltmadan, ilaç tedavisi ile 90-104 mmHg ya düþürülmelidir. Bu arada istirahat ve kontrol altýnda tuz alýmý kýsýtlanabilir. Aþýrý tuz kýsýtlamasý fetal ölüm riskini arttýrýr. Hastanýn normal doðumu yakýnsa, kan basýncý düþürüldükten sonra sezeryanla doðum sonlandýrýlmalýdýr. Fetüs immatür (geliþimi bozuksa) ve kan basýncý 24-48 saat tedaviye raðmen düþmüyorsa gebelik sonlandýrýlmalýdýr.